Kolon kanseri hem erkek hem de kadınlarda görülmektedir. Erkeklerde ölüm oranı açısından nakıldığında, ölüme neden olan kanserler arasında ilk beş kanser içerisine girer.
Yüksek kalorili yiyeceklerin tüketilmesi ve fazla yağlı yemeklerin yenilmesi obeziteye neden olmaktadır. Yapılan çeşitli çalışmalar ile obezite ile kolon kanseri arasındaki ilişkinin olup olmadığını belirlenmesi amaçlanmaktadır. Kalın bağırsak yeyiceklerdeki çeşitli faktörler ile karşı karşıya geşlen bir organdır ve bu nedenle diyette bulunan doğal biyolojik açıdan aktif (biyoaktif) bileşikler bağırsak dokusuna etki edebilmektedirler. Bu etkilerin sonucu olarak doğal biyoaktif moleküller (fitokimyasallar) ile bağırsak dokusu arasındaki etkileşim yoğun bir şekilde araştırılmaktadır.
Kolon kanserinin oluşumunda esas nedenlerden biri WNT sinyal iletim yolağındaki bozukluklardır. WNT sinyal iletiminde rol olan çeşitli proteinler bulunur ve bu proteinlerden beta-katenin sinyal iletim yolağının anahtar molekülüdür. Beta-katenin aracılığı ile hücre çoğalmasını kontrol eden proteinler aktif ve inaktif duruma getirilerek hücre çoğalması ya da hücre proliferasyonu düzenlenmektedir.
Normal durumda axin, APC ve glikojen sentaz kinaz 3 beta (glycogen synthase kinase-3ß) dan oluşan parçalayıcı kompleks beta-katenini fosforile eder ve beta kateninin fosforilasyonu sonucunda beta-katenin proteini proteazomlarda parçalanır.
WNT sinyal iletim yolağının aktivasyonu gerçekleştiğinde ise axin, APC ve glikojen sentaz kinaz 3 beta (glycogen synthase kinase-3ß) dan oluşan parçalayıcı kompleks ya da yıkım kompleksi baskılanır ve beta-katenin fosforilasyonu gerçekleşmediği için proteazomlarda parçalanamaz. Bu şekilde parçanlanmadan kalan beta katenin proteinleri sitoplazmada birikir ve hücre çekirdeğine geçer. Çekirdeğe geçen beta-katenin molekülleri, burada T hücre faktörü / lenfoid enhancer faktör (TCF/LEF) ailesine üye olan moleküllere bağlanır.
Beta-aktinin TCF/LEF üyesi moleküllere bağlanmasıyla, promotör bölgesinde TCF/LEF bağlanma dizileri içeren genlerin kontrol bölgelerine bağlanma gerçeklşir ve bunların sonucunda TCF/LEF hedefi genlerin aktivasyonu uyarılır. TCF/LEF hedefi olan genler c-myc ve siklin D1 (CCND1) gibi başlıca hücre çoğalmasını kontrol eden genlerdir.
WNT sinyal iletim yolağı obezite ile uyarılmaktadır ve kolon kanserenin gelişiminde obezite bir risk faktörüdür. Obezite ise kronik inflamasyon ile ilişkilidir. Obezite ile ilişkili kanserlerde PI3K/AKT, MAPK ve bunların aşağısında yer alan sinyal iletim molekülleri, mTOR gibi, obezitenin derecesine ya da şiddetine bağlı olarak aktifleşmektedir. Genel olarak kabul edilen görüşe göre, inflamatuar sinyal iletim yolaklarının baskılanması hem WNT ilişkili hem de obezite ilişkili kolon kanserlerinin baskılanması için önemli olan bir stratejidir.
Yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre doğal biyoaktif moleküllerin kolon kanserinin gelişmesini engelleyici etkileri bulunur. Bu etkileri olan doğal biyoaktif bileşiklerin ya da fitokimyasalların önemli bir etkisi inflamatuar sinyal iletim yolağının küçük molekül inhibitörleri olarak iş görmelerinden kaynaklanır. Fitokimyasal yada biyolojik açodan aktif olan bu doğal bileşiklerin en çok bilineni curcumin ve resveratroldur.
Kolon kanseri üzerine bu bileşiklerin etkilerini detaylı bir şekilde daha önce yayınladığım kolon kanseri ve curcuminin etkileri ile kolon kanserinde resveratrolün etkileri başlıklı yazılarımda bulabilirsiniz.
İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılarım
İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılarım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder