1 Aralık 2014

GRİ VE SOĞUK KIŞ GÜNLERİNE; RENKLİ LENSLERLE RENK KAT!!!

 

Alcon AIR OPTIX® COLORS kontak lensler; gri kış günlerinde bakışlarınıza renk katarak, ortamı ısıtmanıza yardımcı olacak.

Göz bakımında dünya lideri Alcon tarafından üretilen ve güzellikle konforu aynı anda sağlayacak şekilde tasarlanan AIR OPTIX® COLORS renkli lensler; kış günlerinin gri havasını dağıtmamıza yardımcı olacak.

Parlak Mavi, Mavi, Gri, Gümüş Gri, Zümrüt Yeşili, Yeşil, Ela, Bal Rengi ve Kahverengi ile 9 renkten oluşan geniş bir yelpaze sunan AIR OPTIX® COLORS kontak lensler; “3’ü 1 arada” teknolojisi ile doğal ve canlı bakışlara sahip olma imkanı sunuyor.

20 Kasım 2014

Yeşil Çay ve Unutkanlık

yeşil cay kanser kalp hastalığı ve unutkanlık
Daha önceki yazımda yeşil çayın kalın bağırsak kanseri hücrelerini öldürdüğünü ve bunun nasıl gerçekleştiği hakkında bilgiler vermiştim. Bu yazımda da yine yeşil çay ile ilgili bulunmuş yeni bir veriyi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Yeşil çay, Camellia sinensis bitkisinin yapraklarından elde edilen çaydır. Günlük kullandığımız siyah çay ise yine aynı bitkiden elde edilir. Ancak, siyah çay için yapraklar yavaş yavaş kurutulurken, yeşil çayın elde edilmesinde ise yapraklar toplanır toplanmaz kavrularak hızla kurutulur. Dolayısı ile siyah çay kurutulma esnasında oksijenle tepkimeye girer, buna karşın yeşil çay ise hızlı bir şekilde kurutulduğu için oksijen ile tepkimeye girmesine izin verilmez.

15 Kasım 2014

NSAID'ler bağırsak kanseri hücrelerinin ölmesini sağlıyor

kolon kanserinde aspirinin etkisi
Aspirin ve diğer steroid olmayan anti-inflamatuar ilaçlar (nonsteroidal antiinflammatory drugs, NSAID), kolon kanseri gelişimine karşı koruyucu etki gösteriyor. Bu ilaçlar bağırsak kanseri hücrelerinde belirli genlerde mutasyon taşıyan hücrelerin seçici bir şekilde ölmesini sağlamak adına apoptotik ölüm yolağının aktifleşmesini sağlıyor. Bu sonucun elde edildiği çalışma, Pittsburgh Üniversitesi Kanser Enstitüsü ve Tıp Fakültesinde görevli araştırıcılar tarafından gerçekleştirilerek Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlandı.

7 Kasım 2014

Prostat kanseri riskini arttıran 23 genetik varyant belirlendi

prostat kanseri risk faktörü
Prostat kanseri oluşmasında aile öyküsünün olması en önemli risk faktörüdür. Babası ya da erkek kardeşi gibi yakın akrabasında prostat kanseri olan bir erkeğin prostat kanseri geliştirme riski, ailesinde prostat kanseri olmayan kişiye oranla, iki kat daha fazladır. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de görülme sıklığı yüksek olan bu kanser üzerine çok yoğun araştırmalar yapılmaktadır.

2 Kasım 2014

Meme Kanserinde DNA Metilasyonu Önemi

DNA metilasyonu ve meme kanseri
Image credit: Danvasilis/Wikimedia Commons

DNA metilasyonundaki değişiklikler meme kanseri oluşumunda da etkili


Meme kanseri bazı ailelerde kalıtsal olarak görülmektedir. Ancak genetik yatkınlığa neden olan BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyonlar, bazı ailelerdeki kalıtsal özellik gösteren kanser vakalarının sadece belirli bir kısmını açıklayabilmektedir. Dolayısı ile BRCA1 ve BRCA2 dışında henüz bilinmeyen ya da ortaya çıkartılamamış başka genetik faktörlerinde (epigenetik gibi) bu kanserin oluşmasına neden olabileceği akla gelmektedir.

Bu amaçla yapılan bir çalışmada, DNA metilasyonu ile ailesel meme kanseri arasındaki ilişki araştırıldı. Bu araştırmada, DNA metilasyonu olarak bilinen epigenetik bir değişikliğin meme kanseri aile hikayesi ile ilişkili olup olmadığı, meme kanseri açısından yüksek riske sahip ailelerdeki hastalıktan etkilenmemiş olan kadınlarda araştırıldı.

1 Kasım 2014

Akciğer Kanserinde Yeni Tedavi Geliştirildi

kanser tedavisinde yeni ilaclar

Araştırıcılar akciğer kanseri hücrelerinin kendi kendini yok etmesini sağlayan bir ilaç kombinasyonu buldu. Yapılan bu çalışmanın sonuçları, Liperpool'da düzenlenen Ulusal Kanser Araştırma Enstitüsü, Kanser Konferasında sunularak bilim dünyasına duyuruldu.


Sağlıklı hücreler normalde kullanılmadığı zaman ya da artık ihtiyaç kalmadığı zaman kendilerini yok etme programı olarak bilinen apoptoz işlemini başlatarak bir anlamda intihar ederler. Ancak kanser hücreleri bu intihardan kaçarak ölümsüz hale gelir ve kontrolsüz bir şekilde çoğalmaya başlar. Dolayısı ile tümör gelişimi gerçekleşir.

31 Ekim 2014

Pankreas Kanseri Belirtileri ve Tedavisi

Pankreas Kanseri Nasıl Anlasılır
Pankreas kanseri tanısı zor olan sinsi bir hastalıktır. Bu hastalığın başlıca belirtileri;

* Nedensiz karın ağrıları

* Sindirim sistemi bozuklukları

* Bulantı

* Kusma

* Zayıflama

* Sırt ağrılarıdır.

Bu şikayetlerin olması durumunda pankreasta bir bozukluk olabileceğine dikkat çeken Dr. Taşçı pankreas kanserinin erken aşamada anlaşılmasının hastanın daha uzun bir yaşam sürebilmesini sağlayacağını belirtti.

30 Ekim 2014

Gece Yapılan Kanser Tedavisi Daha Etkili Olabilir


Kanser hücrelerinin çoğalmasına ilişkin son yapılan ve Nature Communications isimli bilimsel dergide yayınlanan çalışmada, Weizmann Bilim Enstitüsünde görev alan araştırıcılar, gece karanlığının tümör dokusunun büyümesi ve hücrelerin vücuda yayılmasını kolaylaştırabileceğini gösterdiler.






29 Ekim 2014

Akciğer Kanseri

sigara kanser nedeni
Akciğer kanseri günümüzde kanser nedenli ölümlerin önde gelen nedenlerinden biri olmaya devam ediyor. Erkeklerde prostat kanseri kadınlarda ise meme kanserinden sonra ikinci sırada gözlenen akciğer kanseri, ölüme neden olan kanserler arasında üst sıradaki yerini koruyor.

Akciğer kanserinin oluşmasındaki esas nedenin, sigara kullanımı olduğu bilinen bir gerçek. Sigara akciğerlere ek olarak vücudun diğer organlarına da zarar veriyor. Ancak, sigara dumanı ile doğrudan maruz kalan akciğerler ise en fazla etkilenen organımız. Dolayısı ile sigara kullanımı hem akciğer kanseri hem de anfizem gelişimine yüksek oranda katkıda bulunuyor.

23 Ekim 2014

Besin takviyelerine dikkat

Birçok kanser hastası internet ve tanıdıklarından duyduğu bilgilerle vitaminler, mineraller ve bitkiler gibi diyet takviyeleri kullanıyor. Ancak bu durumu doktorlarına söylemekten çekiniyorlar. Hasta ile doktor arasındaki bu iletişim bozukluğu hastalar, doktorların bu yaklaşımlara karşı olumsuz olduğunu hissettikleri için oluşuyor. 

Bunun bir sonucu olarak kanser hastaları diyet önerileri ile ilgili bilgileri güvenilmez kaynaklardan alarak kendilerini gereksiz yere riske  atıyorlar.

20 Ekim 2014

Kanseri önleyen mucize besinler

Bu yazımızda sizlere kanser gelişimini önleyen 10 mucize yiyecekten ve bu konuda Uzm. Dyt. Müge Özyurt Şafak' ın verdiği bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Tabiki, çağımızın hastalığı olan kanserle mücadele de şüphesiz sağlıklı ve dengeli beslenme büyük öneme sahip. Hele de mevsiminde tüketince! Ve öyle besinler var ki, vücudun bağışıklık sistemine katkılarıyla diğerleri arasından sıyrılıp bir değil birkaç adım öne çıkabiliyorlar. Üstelik onları mevsiminde tüketmemiz de son derece önemli. 

İşte Acıbadem Fulya Hastanesi’nden Uzman Diyetisyen Müge Özyurt Şafak, kanserle savaşan 10 besini ve tüketirken dikkat edilmesi gerekenleri anlattı. Peki ya “Bu besinleri sevmiyorum, sağlıklı da olsa tüketemem” diyenler? Dyt. Şafak, onlar için alternatif savaşçıları da açıkladı.



17 Ekim 2014

Tekrarlayan kolon kanserinde biyobelirteç olarak 5 gen bulundu

biyomarker ve bağırsak kanseri
Kolon kanserlerinde yapılan bir araştırmada 5 farklı genin hastalık gelişiminde etkili olduğu bulundu. Bu genlerin farklı bir şekilde ifadelendiği ve kolon kanserinin sınıflandırılmasında da kullanılabileceği bildirildi. Bununla birlikte 5 genin analiz edilmesiyle tedavi için uygun kararlarında verilmesinin mümkün olduğu da çalışma sonucunda ortaya çıkarıldı. Bu çalışma, Dr.David Garcia-Molleví’nin önderliğinde Catalan Institute of Oncology-Bellvitge Biomedical Research Institute’de yapıldı.

Kolon kanseri için Biyobelirteç Arayışı

16 Ekim 2014

Kanser tedavisinde kişiye özel yaklaşım

kanser tedavisi ve farmakogenetik
Her geçen gün kanser tedavi yöntemlerinde yenilikler gündeme geliyor ve kanserin kişiye özgü tedavi edilebileceğine yönelik yeni bir bulgu elde ediliyor. Bu tedavide öncelikle kişilerin anne ve babasından aktarılan genetik özelliklerine göre farmako-genetik özellikleri belirleniyor. Buradan elde edilen bilgilere göre de hastanın tedavide kullanılacak olan ilaca cevap verip vermeyeceği anlaşılmaya çalışılıyor.

Pek çok genetik özellik ilaca verilen cevabın kanser hastaları arasında farklılıklar göstermesine neden olabiliyor. Bu genetik özelliklerin tedavi öncesinde belirlenmesi uygulanacak olan tedavi protokolünün etkili olup olmayacağının önceden bir sonucunu bildiriyor.

14 Ekim 2014

Kanserden korunma yolları nelerdir

kanserden nasıl korunulurKanserden korunma yöntemi olarak dikkate alabileceğiniz bazı  bazı öneriler, Avrupa Birliğinin dördüncü kanserle mücadele kodunda hazırlanarak Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) tarafından yayınlanandı.

Bu konuya ilgili olan bilim insanları tarafından 2 yıl süren bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıkan bu öneriler tamamen bilimsel kanıtlara dayalı bir şekilde hazırlandı. Daha sağlıklı bir hayat sürülmesi ve kanser hastalığının engellenmesinin amaçlandığı ilgili metinde  kanserle mücadelenin ana unsurunun, bu hastalığın önlenmesi ve sağlıklı yaşam stratejileri olduğu vurgulandı. 

Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Uluslararası Kanser Araştırma Ajansına (IARC) Türkiye'nin de üye olduğunu ve raporun hazırlanmasına katkı sağlandığını bildirdi.

11 Ekim 2014

Yeni Kanser Aşıları ve İnhibitörleri Geliştirildi

Kanser tedavisi içim iki yeni kanser aşısı ve iki yeni inhibitör

bagırsak kanseri aşısıKanser tedavisinde etkili olabilecek iki yeni kanser aşısı ve iki yeni inhibitörün geliştirildiği, OncoImmunology isimli bilimsel dergide yayınlanan iki çalışma ile duyuruldu. Buna göre yeni peptid aşıları ile HER3 ve IGF1R reseptörlerini hedef alan inhibiötörlerin çeşitli kanserlerin daha etkili bir şekilde tedavisinde kullanılabileceği ve kanser hastalarının yaşam süresini uzatabileceği bildirildi.

Ohio State University, kanser araştırma merkezinde yürütülen bir çalışmada araştırıcılar antikanser özellik gösteren iki yeni peptid aşı ile iki yeni inhibitör geliştirerek kolon kanseri başta olmak üzere diğer kanserlerinde tedavisinde etkili olabilecek önemli bir başarı kaydetti.

10 Ekim 2014

Kolon Kanseri Tipleri Nelerdir

Kolon kanseri, Dünya ‘da oldukça yaygın gözlenen bir kanser tiplerinden birisidir. Uygun olmayan beslenme ve sağlıksız yaşam tarzı, kolon kanserine yakalanma riskini arttıran etmenler arasında olmasına rağmen, genetik yatkınlığın bulunması da çoğu kolon kanseri hastalarında kalın bağırsaktaki bu tümörlerin gelişmesinin önemli nedenlerinden birisidir.

Yapılan istatistik analizler sonucunda Dünya’da belirlenmiş olan kolon kanseri hastalarının yaklaşık %5 kadarında, hastalığın sadece genetik kusurlar ve fizyolojik anormallikler nedeni ile oluştuğunu gösterilmiştir.

6 Ekim 2014

2014 Nobel Ödülü: Beynin Harita Hücreleri Araştırmalarına Verildi

"İçsel Navigasyon ya da GPS" çalışması ile beyin hücrelerinin iletişimi hakkında önemli bulgular elde eden çalışmalar  2014 yılı için fizyooji ve tıp alanında Nobel Ödülünün sahibi oldu. 2014 yılı Fizyoloji veya Tıp alanında Nobel ödülünü alan araştırıcılar, Londrada University College da görevli olan Dr. O'Keefe ve Norwegian University of Science and Technology'de görev yapmakta olan Dr. May-Britt Moser ve Dr. Edvard Moser' a verilmesi uygun görüldü.

30 Eylül 2014

Kansere yakalanma riskini belirleyebilen yeni bir kan testi

FASEB Dergisi Ekim 2014 sayısında yayınlanan yeni bir araştırma raporu kandan yapılan basit bir analizin kanser hastalığının erken teşhisini kolay hale getirebileceğini bildiriyor.

"Lenfosit genomu duyarlılık" (lymphocyte genome sensitivity, LGS) testi denilen bu test, sadece daha önceki zamanlardan gelişmiş olan bazı kanserleri belirlemekle kalmadı aynı zamanda gelecekte kanser gelişimi için risk oluşturabilecek oluşumlarıda saptayabiliyor. Ayrıca, LGS testi ile bazı kanserlerin belirlenmesi için gerekli olan biyopsi yapoılması zorunluluğu da ortadan kalkıyor.

20 Eylül 2014

Kolon kanserinde kanser kök hücreleri

Kolon kanseri en sık gözlenen kanserler arasında ikinci sırada yer alır ve kanser kökenli ölümlerde de ikinci sıradadır. En iyi çalışılmış kanser türlerinden biri olan kolon kanseri dokularında kanser kök hücrelerinin varlığı belirlenmiştir.

Kolon kanseri ile ilgili olarak oldukça fazla sayıda araştırma bulunmaktadır. Bu çalışmalardan elde eidlen bilgiler ışığında gerçekleştirilen kemoterapi uygulamaları ile kolon kanseri hastalarının sağ kalım oranları arttırılsa da ileri evre kolon kanseri hastalarında hastalığın seyri hala kötüdür ve bu hastalık nedeni ile ölüm oranı neredeyse %40 civarındadır.

14 Eylül 2014

Kolon (Kalın Bağırsak) Kanserinde Mikrosatellit Kararsızlığı

Kolon Kanseri diğer ismiyle Kalın bağırsak kanserinin oluşumunda etkili olan genomik kararsızlık tiplerinden bir diğeri mikrosatellit kararsızlığıdır. Mikrosatellit kararsızlığı kolon kanserlerinin yaklaşık %15’inde gözlenirken, kalıtımsal polipsiz kolon kanseri (Hereditary Non Polyposis Colorectal Cancer, HNPCC) sendromu olan hastaların ise yaklaşık %90’nında görülür.

Mikrosatellit kararsızlığı DNA yanlış eşleşme tamirinden (DNA Mismatch Repair, MMR) sorumlu enzimlerinin aktivitelerinin olmaması durumunda ortaya çıkar. DNA yanlış eşleşme onarım sisteminin işlev gösteremesi durumunda kolon kanseri mukoza hücrelerinde mutasyon oranında 100 katlık artış olur. Bu tamir sistemi çok sayıda proteinden oluşur ve DNA da hatalı eşleşmiş bazların doğrusu ile değiştirilmesini sağlar.

Kolon Kanserinde Sık Görülen Mutasyonlar

Daha önceki yazılarımda kolon kanseri oluşumunda mutasyona uğrayan bazı sinyal iletim yolaklarından bahsetmiştim. Bu yazımda ise kolon kanserinde (kalın bağırsak kanseri) sıklıkla mutasyona uğradığı belirlenen ve kromozomal kararsızlığın oluşması ile sonuçlanan önemli mutasyonları ve kolon kanseri oluşumundaki rollerini açıklayacağım.

P53 ve 18q kaybının kalın bağırsak kanserlerindeki etkileri


Kolon kanserinde p53 mutasyonları sıklıkla görülmektedir. Yapılan çalışmalarda p53 mutasyonu olan kolon kanseri hastalarının tümör dokularında p53 ile birlikte diğer genlerde de mutasyon olduğu gösterildi. P53 ile bağlantılı en önemli kromozamal kararsızlık durumu 18q kaybıdır.  18. kromozomun uzun koluna (q) karşılık gelen bu büyük delesyon sonucunda bu bölgede yer alan ve kromozom bütünlüğünün korunmasını sağlayan SMAD2, SMAD4 ve DCC genlerinin delesyonu da gerçekleşir. 18q kaybı kolon kanserinin seyrinin kötü durum sergilemesi ile ilişkilendirilmiştir. Dahası, 18q delesyonu kolon kanseri hücrelerinde metastatik yeteneği kazandırarak, metastaz yapmış kolon kanserinin oluşmasına neden olabilmektedir. Yüksek derecede mikrosatellit kararsızlığı olmayan 18q kaybı bulunan kolon kanserinin, hastaların sağ kalım süresini azalttığı da biliniyor. Tam aksine, 18q kaybının olmaması ise kolon kanseri hastalarının sağ kalım süresinin daha fazla olması ile sonuçlanmaktadır.

PI3KCA gen mutasyonlarının kolon kanserindeki etkisi

12 Eylül 2014

Kolon Kanseri ve p53 Proteini

Kolon kanseri oluşumunda rol aldığı belirlenen proteinlerden biri p53 molekülüdür. p53 proteini genomun gardiyanı olarak bilinir ve DNA' da oluşan mutasyon sonucunda hücre döngüsünün ilerlemesini durdurur ve DNA tamirinin yapılması için gerekli proteinleri aktive eder. Böylece hatalı DNA dizilimine sahip hücrelerin bölünerek çoğalmasını engeller. Eğer DNA'da gerçekleşmiş olan hata tamir edilemezse  apoptotik sinyal iletimini başlatarak mutasyonlu hücrenin ölmesini sağlar.

11 Eylül 2014

Kolon Kanserinde RAS Sinyal İletimi

Kromozom kararsızlığı ile sonuçlanan olaylar daha sonra kolon kanserinin oluşmasını ve ilerleyişini kolaylaştıran yeni mutasyonların oluşmasını kolaylaştırır. Bu mutasyonlar aynı zamanda iyi huylu poliplerin malign yani kötü huylu tümörlere dönüşmesini de sağlamaktadır. Kolon kanseri oluşumunda adenomdan karsinom geçişi esas olarak KRAS geni ile düzenlenir. 

KRAS  geni bir proto-onkogendir ve hücre dışı sinyallerin alınarak hücre içerisine iletilmesini sağlayan bir GTPaz proteinidir. KRAS hücre dışından aldığı sinyalin MAPK sinyal iletim yolağına aktarır. KRAS genindeki mutasyonlar sonucunda sentezlenen mutant protein kalıcı olarak aktivite kazanır ki bu durum kolon kanseri hücresine apoptozdan kaçma ve büyüme/çoğalma avantajı sağlar. 

8 Eylül 2014

Kolon Kanserinde Kromozom Kararsızlığı – WNT Sinyal İletimi

Kolon kanserinde kromozom kararsızlığına neden olan ilk mutasyon tümör baskılayıcı özellikteki APC geninde gerçekleşir ve bu gende mutasyon taşıyan hücrelerin zamanla çoğalması ile kromozom kararsızlığı olan sporadik kolon kanseri gelişir. Ayrıca, APC mutasyonu germline özellikte ise bu durumda Ailesel Adenomatoz Polipozis (FAP) hastalığı gelişir. 

Ailesel Adenomatoz Polipozis (FAP) Sendromu


FAP sendromu kalın bağırsak ya da kolonda yüzlerce adenom gelişimi ile karakterize edilen otozomal dominant özellikteki genetik bir hastalıktır. FAP sendromlu hastalarda APC geninde kalıtsal özellikte mutasyon bulunur. FAP sendromlu ailelerin APC geninde belirlenen bu mutasyon ailedeki hasta bireylerin yaklaşık %80'ninde görülebilmektedir. 

6 Eylül 2014

Kolon kanseri ve zerdeçal - curcumin

Curcumin, zerdeçaldan (Curcuma longa) elde edilen ve kolon kanseri (kalın bağırsak kanseri) üzerine etkileri incelenen bir fenolik bileşiktir. Curcumin özellikle bazı ülkelerde yıllardır süregelen geleneksel tıp uygulamalarında antioksidant potansiyele sahip olması nedeniyle kullanılmıştır. Çok sayıda erken faz klinik denemelerinde curcuminin güvenilir olduğu ve kolon kanseri hastalarında ağız yoluyla alındıktan sonra sistemik konsantrasyonunun düşük olduğu gösterilmiştir.

4 Eylül 2014

Kolon Kanserine Deve Dikeninden Elde Edilen Silibinin Etkileri

Kolon kanseri açısından önemli olduğu belirlenen ve deve dikeni (latince sistematik adı “Sylibum marianum”, İngilizcesi ise “milk thistle” olarak bilinir) olarak bilinen bitkiden elde edilen Silibinin molekülü bir falvonolignandır. Silibinin, bazı karaciğer hastalıklarının destekleyici tedavisinde kullanılan silymarin’ nin  esas bileşeni olan bir moleküldür.

3 Eylül 2014

Kolon Kanserinde Üzüm Çekirdeğinin Etkisi

Üzüm çekirdeğinde bulunan polifenollerden biri daha önceki yazılarımda kolon kanseri üzerine etkisini anlatmış olduğum resveratroldür. Buna ilave olarak üzüm çekirdeği esas olarak proantosiyanidinlerden oluşan polifenollerin bir karışımıdır. Dolayısı ile üzüm çekirdeğinde bol miktarda E vitamini, flanovoidler, linoleik asit ve fenolik prosiyanidinler bulunmaktadır. Üzüm çekirdeğinde bulunan fenolik prosiyanidinler aynı zamanda oligomerik prosiyaninler olarak da isimlendirilmektedir. 

Kolon Kanseri Kemoterapi Biyobelirteçleri

Kolon kanserinin tedavisi esas olarak ameliyat ile tümör dokusunun çıkartılmasına dayanır. Ancak son 20 yıllık süreçte ikinci ve üçüncü aşama (stage II ve stage III) kolon kanseri tedavisinde önemli bir ilerleme kaydedilerek yapılan araştırmalar tabiri yerindeyse meyvesini vermeye başladı.

Bu araştırmaların yapıldığı süre içerisinde 3. aşama kolon kanserinin kemoterapi ile tedavisinde 5-florourasil (5-FU) ile lokoverin ilaçlarının birlikte kullanılması yerine 5-florourasilin (5-FU) Okzaliplatin (oxaliplatin) ya da irinotekan ile birlikte kullanılmasının daha etkili olduğu belirlendi. Aynı zamanda 4. aşama kolon kanserindeki tedavi yaklaşımı ise cetuximab, panitumumab ve bevacizumab gibi monoklonal antikorların kullanılarak hedefe yönelik daha spesifik bir tedavi özelliği kazandı.

1 Eylül 2014

Kolorektal Kanserin Erken Tanısı İçin Moleküler Biyobelirteçler

Kolorektal kanser taraması ve erken tanısı için günümüzde kullanılan ve en doğru sonuçları veren yöntem kolonoskopidir. Ancak kolonoskopi pahalı ve hastalarda yan etkilere neden olabilme potansilelindedir. Ayrıca kolonoskopi uygulaması yapılan kişilerde yöntemin uygulanışı nedeniyle şikayetler ya da bu testi yaptırmak istememe gibi durumlar olabilmektedir.

Kolorektal kanserin erken tanısı için kullanılan bir diğer yöntem dışkıda gizli kan testi (faecal occult blood testing, FOBT) olarak bilinmektedir. Dışkıda gizli kan testi (FOBT), kolonoskopi ile karşılaştırıldığında daha ucuz bir testtir ve uygulamasıda kolaydır. Ancak, dışkıda gizli kan testinin hassasiyeti ve özgünlüğü kolonoskopiye oranla daha düşüktür.

31 Ağustos 2014

Kolorektal Kanser ve PI3K Sinyal İletimi

Daha önceki yazılarımda EGF sinyal iletiminin ve WNT sinyal iletiminin kolorektal kanserdeki öneminden bahsetmiştim. Bu yazımda ise kalın bağırsak kanserlerinin oluşmasında rol aldığı gösterilen ve hücrede önemli işlevler gerçekleştiren diğer bir yolak olan PI3K sinyal iletiminden bahsedeceğim. PI3K sinyal iletim yolağı ile ilgili genel bilgiyi daha önceki yazılarımda bulabilirsiniz.  

BRAF Geninin Kolorektal Kanserdeki Önemi

Bir önceki yazımda EGF sinyal iletiminde iş gören KRAS proteininin kolorektal ya da bağırsak kanserlerindeki öneminden bahsetmiştim. Kolorektal kanser gelişiminde mutasyona uğradığı bilinen ve EGF sinyal iletiminin bir diğer önemli üyesi olan protein BRAF geni tarafından şifrelenir. BRAF geni, kolorektal kanser hastalarının yaklaşık %15’inde mutasyona uğrar.

BRAF geninden şifrelenen protein, molekülü hücrede protein kinaz olarak bilinen büyük bir protein ailesinin üyesidir ve bu nedenle hedef proteinlerin fosforile edilmesini sağlayarak sinyal iletimine katkıda bulunur.

Kolorektal Kanser ve EGF Sinyal İletimi

EGF sinyal iletim yolağında çeşitli proteinler iş görür. Bu proteinlerden herhangi birinde gözlenen kusurların kolorektal kanserin oluşması ile ilşkili olduğu biliniyor. EGF sinyal iletiminde etkili olan bu proteinlerden bazıları KRAS, BRAF ve RAF proteinleridir. Bu genlerdeki mutasyonlar kolorektal kanserlerin oluşmasına aracılık eder.

30 Ağustos 2014

Kolon Kanserlerinde Risk Değerlendirilmesi ve Erken Tanı

Kolorektal kanserin tedavi edilmesinde moleküler biyobelirteçlerin kullanım alanlarından biri kolorektal kanser gelişimi için yüksek riske sahip bireylerin tanımlanmasıdır. 

Ayrıca bu kişilerde risk değerlendirmeside yapılarak ve kolon adenomları ile erken aşama kolorektal kanserlerin henüz başlangıç aşamasında hastalık fazla ilerlememişken belirlenmesidir.

Kolorektal Kanserde TGFß Sinyal İletim Yolağı ve 18q Delesyonunun Önemi

Bir önceki yazımda WNT sinyal iletiminin kolorektal kanserlerdeki öneminden bahsetmiştim. Bu yazımda ise Transforme edici büyüme faktörü beta 1 olarak bilinen ve TGFß olarak kısaltılan sinyal iletim yolağındaki kusurların kolorektal kanser oluşumuna olan katkısından bahsetmek istiyorum. Ayrıca bu sinyal iletim yolağında iş gören genlerin bazılarının 18. kromozomda bulunması nedeniyle 18q delesyonu olarak bilinen kromozom hasarının kolorektal kanserdeki öneminden de bahsedeceğim.

TGFß sinyal iletim yolağı bağırsak hücrelerinde de tümör baskılayıcı özellikteki bir iletim yolağı olarak iş görür. TGFß sinyal iletim yolağının kontrolünün kaybı kolorektal kanser hastalarının çoğunda gerçekleşir.

28 Ağustos 2014

Kolorektal Kanser ve WNT Sinyal İletim Yolağı

WNT sinyal iletim yolağındaki kusurlar sporadik kolorektal kanserlerin yaklaşık %70'inde görülmektedir ve bu mutasyonlar kansere yatkınlık ile karakterize edilen ailesel adenomatoz polipozis (FAP) sendromunun temel nedenidir. APC mutasyonları kolorektal kanser gelişiminin erken aşamalarında bulunur. Ayrıca APC genindeki mutasyonların baskın bir şekilde klasik tübüler adenom oluşumu ve kromozomal kararsızlık ile ilişkili olduğu bilinmektedir.

APC proteini WNT proteininin negatif düzenleyicisi ya da regülatörüdür. APC proteini bu etkisini beta-katenin proteininin ubikitin bağımlı parçalanmasını sağlayarak gerçekleştirir.

Kolorektal Kanser Tedavisinde Güncel Hedefler

Daha önceki yazımda kolorektal kanserin nasıl oluştuğu ile ilgili olarak hastalığın gelişiminde genomik ve epigenomik kararsızlığın etkili olduğunu ve bu kararsızlıkların hastalığın prognozunda başka bir ifade ile hastalığın seyrinde etkili olduğunu belirtmiştim. Bu yazımda ise genetik değişikliklerin ve sinyal iletim bozukluklarınının biyomarker ya da biyobelirteç olarak kolorektal kanserler açısından önemini ve bunlara yönelik yeni tedavi stratejilerinden bahsedeceğim.

Kolorektal kaser oluşum sürecinde belirli genlerdeki mutasyonların birikmesi ve bunun bir sonucu olarak sinyal iletiminin bozulmasının kanser oluşumunu kontrol eden önemli hücresel işlevlerin bozulmasına ya da kontrol edilememesine neden olur. Kontrol kaybına uğrayan bu hücresel işlevler aşağıda listelenmiştir;

24 Ağustos 2014

Kolorektal Kanserlerde Görülen Genomik ve Epigenomik Kararsızlıklar


Genomik ve epigenomik kararsızlık, normal kolon epiteli ile neoplastik kolon epitelini birbirinden ayıran ve kolorektal kanser oluşmasına ait sürecin bir işaretidir. Kolorektal kanserlerde en az dört çeşit genomik veya epigenomik kararsızlık tarif edilmiştir. Bunlar;

1) Kromozomal kararsızlık (chromosomal instability, CIN)

2) Mikrosatellit kararsızlığı (microsatellite instability, MSI)

3) CpG adası metilatör fenotipi (CpG island methylator phenotype, CIMP)

4) Global DNA hipometilasyonu olarak belirtilebilir.

Tanımlanmış olan bu dört çeşit genomik ve epigenomik kararsızlık durumları bazen birbiri ile iç içe geçmiş şekilde bulunabilmektedir ve bu terimler doğru bir şekilde kullanılmadığı zaman karışıklığa neden olmaktadır. Bu nedenlelerle, kolorektal kanserlerde görülen 4 farklı genomik ve epigenomik kararsızlık durumlarını öncelikle tanımlamak ve bunların sonuçlarının kolorektal kanser kliniğinde önemlerini sırayla belirtmek istiyorum.

23 Ağustos 2014

Kolorektal kanserinde kişiye özel tedavi mümkün mü ?

Günümüzde, kolorektal kanser ve kolon kanseri üzerine yıllardır süren araştırmalar meyvesini vermeye başlamaktadır ve kolorektal kanser için kişiye özel tedavi yaklaşımlarının uygulanabilirliği klinik bir gerçeklik durumuna gelmektedir.

Örneğin günümüzde kolonrektal kanser örnekleri belirli moleküler değişiklikler, mutasyonlar açısından test edilerek elde edilen sonuçlar, monoklonal antikor (cetuximab ve panitumumab) tedavilerine yol göstermek amacıyla kullanılabilmektedir. Monoklonal antikorlar olan cetuximab ve panitumumab isimli ilaçlar epidermal büyüme faktörü reseptörünü (EGFR) hedef alarak bu reseptörün aktivasyonunu baskılamaktadırlar.

21 Ağustos 2014

Kolon Kanseriyle B Vitamini İlişkisi

Bir önceki yazımda kolon kanseri gelişimi ile ilgili olarak kırmızı et ve işlenmiş et ürünlerinin katkısı olup olmadığından bahsetmiştim. Bu yazımda ise sizlerle lif bakımından zengin sebzelerde bol miktarda bulunan B vitamininin kolon kanseri gelişimindeki etkilerine değineceğim.

Vitaminler söz konusu olduğunda, kolon kanseri üzerine yapılan bazı araştırmalar da vitaminlerin etkileri incelenmektedir. Bu bağlamda lif bakımından zengin olan yiyecekler, koruyucu fitokimyasalları içermesinin yanında çoğunlukla çeşitli vitaminler açısından zengindir. Bu vitaminlerden özellikle B vitamini büyük önem taşımaktadır. 

17 Ağustos 2014

Kolon Kanserinde Kırmızı Et ve İşlenmiş Et Ürünlerinin Etkisi


kırmızı etin bağırsak kanserindeki rolüBir önceki yazımda Yaşam tarzı ile kolon kanseri veya kolorektal kanseri gelişme riski arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışmıştım. Bu yazımda ise kolon kanseri gelişiminde kırmızı et ve işlenmiş et ürünlerinin etkileri hakkında belirlenmiş olan güncel bilgileri sizlerle paylaşacağım

Kolon kanseri oluşumunda bir risk faktörü olan kırmızı et ve ürünlerinin tüketilmesinin kanser oluşumu üzerine olan etkileri  yapılan çalışmalarda araştırılarak ortaya çıkartılmaya çalışılmaktadır. Endüstrileşmiş toplumlarda daha yüksek sıklıkta gözlenen kolon kanserinin nedenlerinden birisi bu ülkelerde kırmızı etin tüketimi oldukça yüksek düzeydedir. Hatta bu ülkelerdeki et tüketimi bazı bireyler için neredeyse günlük ortalama 100 gramdan fazla olmaktadır.

18 Temmuz 2014

Kolorektal kanserlerde yaşam tarzının önemi

Bir önceki yazımda Kolon Kanserlerinin Üzerine bir fitokimyasal olan Quercetin Molekülünün Etkilerinden bahsetmiştim bu yazımda ise sizlerle kolon ve rektum kanserlerinin başka bir ifade ile kolorektal kanserlerin gelişiminde yaşam tarzının nasıl etkili olduğu hakkında bilgiler vermeye çalışacağım.

Kolorektal kanserin endüstrileşmiş toplumlarda yüksek sıklıkla görülmesinin nedeni olarak batı tarzı yaşam koşulları ve diyetsel faktörlerin etkisi olabileceği önerilmektedir. Kırmızı etin ve işlenmiş hazır et ürünlerinin fazla miktarda tüketilmesi, buna karşılık meyve sebze ve tahılda bulunan fiber ya da lifler ile çok sayıdaki koruyucu özelliği olan fitokimyasalların az miktarda tükeltilmesi batı toplumlarında kolorektal kanserlerin yüksek sıklıkta görülmesinin nedeni olabileceği düşünülüyor.

12 Mayıs 2014

Kolon Kanserinde Quercetin Fitokimyasalının Etkileri

quercetin hangi sebzelerde meyvelerde bulunur
Quercetin bakımından zengin olan bazı sebze ve meyveler
Yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen veriler quercetin molekülünün kolon kanseri hücrelerinin çoğalmasını ve büyümesini engellediğini göstermiş olup aynı zamanda kolon kanseri hücrelerinde programlanmış hücre ölümü olarak da bilinen apoptozisin uyarılmasını da sağlamaktadır.

Quercetin Nedir ?


Quercetin olarak isimlendirilen molekül çoğu meyve ve sebzede bulunan bir flavanoid ve polifenoldür. Başka bir ifade ile quercetin bitkilerde bulunan bir pigmentidir ve kimyasal yapısı bakımından flavon benzeri ya da türevidir.

Quercetin molekülünün bilinen diğer isimleri; Sophoretin, Meletin, Quercetine, Xanthaurine, Quercetol, Quercitin, Quertine ve Flavin meletin şeklindedir. Kimyasal formülü C15H10O7 olan quercetinin açık kimyasal adı 2-(3,4-dihydroxyphenyl)-3,5,7-trihydroxy-4H-chromen-4-one’ dir. İnsan plazmasında quercetin metabolize edilmiş hali olan quercetin-3-O-sülfat şeklinde bulunur. Quercetinin moleküler ağırlığı 302.236 g/mol dür ve sarı kristal toz halindedir. Yoğunluğu 1.799 g/cm3 erime sıcaklığı ise 300 dereceden fazladır.



4 Mayıs 2014

Kolon kanserinde fitokimyasalların önemi

Kolon kanseri hem erkek hem de kadınlarda görülmektedir. Erkeklerde ölüm oranı açısından nakıldığında, ölüme neden olan kanserler arasında ilk beş kanser içerisine girer.

Yüksek kalorili yiyeceklerin tüketilmesi ve fazla yağlı yemeklerin yenilmesi obeziteye neden olmaktadır. Yapılan çeşitli çalışmalar ile obezite ile kolon kanseri arasındaki ilişkinin olup olmadığını belirlenmesi amaçlanmaktadır. Kalın bağırsak yeyiceklerdeki çeşitli faktörler ile karşı karşıya geşlen bir organdır ve bu nedenle diyette bulunan doğal biyolojik açıdan aktif (biyoaktif) bileşikler bağırsak dokusuna etki edebilmektedirler. Bu etkilerin sonucu olarak doğal biyoaktif moleküller (fitokimyasallar) ile bağırsak dokusu arasındaki etkileşim yoğun bir şekilde araştırılmaktadır.

23 Nisan 2014

Epigenetik Değişiklik Nedir

Daha önceki yazılarımda kolon kanserinde epigenetik değişikliklerin özellikle DNA metilasyonunun öneminden bahsetmiştim. Bu yazımda ise epigenetik ile ilgili bilgiler vermeye devam edeceğim.

DNA dizisindeki değişiklikler haricinde genomun işlevi ve yapısını etkileyen kalıtılabilen başka bir ifade ile kuşaktan kuşağa aktarılabilen özellikler epigenetik olarak adlandırılır.

Epigenetik değişiklik ise DNA daki baz dizilimini etkilemeyen ancak sonucunda genomun işlevinin ve yapısının değişmesine neden olan kalıtılabilen değişikliklerdir. Memeli hücrelerinde epigenetik değişiklikler esas olarak DNA metilasyonu ve post-translasyonal histon modifikasyonları şeklinde görülür.

15 Nisan 2014

Kolon Kanserinde Yeşil Çayın Etkileri

Kolon kanserinin sıklığının azaltılması ve hastalığı ilerlemesinin yavaşlatılması için önemli bir yaklaşım yeşil çay gibi kemoprevensiyon etkisi gösteren bileşikleri içeren bitkisel ürünlerin tüketilmesidir. Kolon kanserleri üzerine de etki gösterdiği belirlenen ve özellikle yeşil çayda fazla miktarda bulunan bir flavanoid olan epikateşin gallate (ECG, epicatechin gallate) kanserin engellenmesi de dahil olmak üzere geniş bir yelpazede biyolojik aktivite sergiler.

Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi kolorektal kanserlerin gelişiminde, hücre çoğalması sağ kalımı, farklılaşması, apoptosis, metastaz ve anjiyogenez gibi önemli süreçleri kontrol eden mekanizmaların çeşitli genetik ve moleküler değişiklikler ile kontrolünün kaybedilmesi önem taşımaktadır. 

10 Nisan 2014

Kolon Kanserinde Curcumin Nasıl Etki Eder ?

Curcumin, zerdeçalın (Curcuma longa) köklerinde oluşan yumru şeklindeki yapıların içerisindeki sarı renkli olan bir fitokimyasaldır. Çeşitli kanser modellerinin kullanıldığı çok sayıda çalışmada kemoprevensiyon etkisi başka bir ifade ile kanseri önleyici etkisinin olduğu gösterilmiştir. 

zerdeçal (turmeric) kaynaklı curcumin
Zerdeçaldan elde edilen curcumin ya da kurkumin

Yapılan bir klinik çalışmada curcuminin kolon kanserini engelleyici etkilerinin de olduğu bulundu. Bu çalışmada 30 gün süre ile günlük 4 gram curcumin alımının belirgin kript odaklarının sayısını azalttığı kolon kanserinin engellenmesine yönelik gerçekleştirilen faz II klinik çalışmasında gösterilmiştir. 

Turmeric veya zerdeçal bitkisi, kurkuminin kimyasal yapısı
Zerdeçal bitkisi (Turmeric) ve Curcuminin Kimyasal Yapısı 


Kolon Kanserinde Resveratrolün Etkileri

Resveratrol (3,5,4′-trans-trihydroxystilbene)  üzüm ve böğürtlen gibi meyvelerde bulunan bir bitkisel kökenli polifenoldür.  Kırmızı şarapta kullanılan üzüm türüne bağlı olarak, 4-20 mg/L konsantrasyonlarında bulunabilmektedir. Doğal olarak oluşan fenolik fitokimyasal olan resveratrol, obezite ile uyarılan kanserlerin baskılanmasına yardımcı olur. Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi obezite kolon kanserlerinin gelişmesinde bir risk faktörü olarak dikkate alınmaktadır.
üzümde bulunan resveratrol
Üzüm böğürtlen gibi meyvelerde bulunan Resveratrolün kimyasal yapısı

5 Nisan 2014

Kolon kanseri gelişiminde NFkB’nin önemi

Yılda yarım milyondan fazla kişinin ölümüne neden olan kolon kanserin gelişimi genetik ve epigenetik olayların birikmesi sonucunda gelişen çok aşamalı bir süreçtir. Genetik ve epigenetik mutasyonların birikmesi hücreyi kansere karşı koruyan mekanizmaların ortadan kalkmasına neden olarak tümör oluşumunu sağlayan sinyal iletim yolaklarının aktivasyonuna neden olur. Kolorektal kanserin gelişmesi için WNT sinyal yolağının kontrolünün kaybedilmesi sebeplerden sadece biridir.

Kolorektal kanserin tedavisinde yeni yöntemlerin bulunması için önemli bir araştırma mücadelesi verilmektedir. Sitotoksik kemoterapi ilacı olan 5-florourasil (5-fluorouracil, FU) yeniden formülize edilmiştir. Okzaliplatin ve irinotecan olarak isimlendirilen iki yeni ilaç üzerinde de araştırmalar devam etmektedir. Hedefe yönelik tedaviler açısından vasküler endotel büyüme faktörüne (vascular endothelial growth factor, VEGF) karşı geliştirilen monoklonal antikor (Bevacizumab) ve epidermal büyüme faktörüne (epidermal growth factor receptor, EGFR) karşı geliştirilen monoklonal antikor (cetuximab) günümüzde metastitaik kolorektal kanserin tedavisi için bir standart haline gelmiştir.

Ancak bazı hastalarda bu tedavilere karşı direnç gözlenmektedir. Bu nedenle yeni tedavi yaklaşımlarının geliştirilerek var olan tedavi seçeneklerinin yerini alması veya tamamlayıcı olarak kullanılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

4 Nisan 2014

Kolon kanserinde insülin benzeri büyüme faktörü reseptörünün etkisi

Normal hücre büyümesi ve farklılaşmasında insülin benzeri büyüme faktörü (IGF) reseptörü 1 (IGF-R1) olarak isimlendirilen reseptör önemlidir. IGF-R1 reseptörüne bağlanan insülin benzeri büyüme faktörü 1 (IGF-1) ve insülin benzeri büyüme faktörü 2 (IGF-2) olarak bilinen iki ligand, IGF-R1’in aktivitesini düzenler. Her iki ligandın da (IGF-1 ve IGF-2) kanser hücrelerinde yüksek düzeyde ifade edildiği belirlenmiştir.

Yapılan çalışmalar, IGF-1 molekülü aracılığı ile aktifleşen sinyal iletim yolaklarının kolorektal kanserinde dahil olduğu çeşitli kanserlerde rol aldıklarını göstermiştir. Bu sinyal yolaklarının aktifleşmesiyle kolon kanseri hücreleri daha hızlı çoğalma ya da bölünme yeteneği kazanmaktadır. Ayrıca, IGF-1 etkisi ile aktifleşen sinyal iletim yolakları kolon kanseri hücrelerinde sağ kalım oranını arttırıp, apoptozis oranını azaltarak kolon kanseri dokusuna daha rahat bir büyüme imkanı sağlar. Bunlara ek olarak kolon kanseri ve diğer kanserlerde IGF-1’in yüksek miktarlarda ifade edilmesinin tedaviye verilen cevabı etkileyebildiği ve kemoterapi direnci olarak adlandırdığımız tedavi açısından istenmeyen koşulların ortaya çıkmasına da sebep olmaktadır. Tüm bunların sonucunda kolon kanseri diğer dokuları işgal edip o bölgelerde çoğalarak metastatik kolon kanseri olarak isimlendirilen ileri seviye kanserlerin oluşmasına yol açar.

Kolon Kanseri ve Survivin Molekülünün Önemi

Apoptoz olarak bilinen programlanmış hücre ölümünün gerçekleşememesi kolon kanseri ve diğer kanserlerin oluşumunun temel nedenlerden biridir. Kanser hücresinin apoptozdan kaçma yeteneği kazanmasında apoptozis sürecine düzenleyen genlerin doğru bir şekilde fonksiyon göstermemesi önem taşır. Günümüzde, apoptosis işlemini kontrol eden 2 gen ailesi tanımlanmıştır. Bu iki gen ailesi; BCL2 proteinlerini şifreleyen genler ve IAP proteinlerini şifreleyen genlerdir. 

BCL2 ailesinde hem anti-apoptotik hem de apoptotik özellikte proteinler bulunurken IAP proteinleri ise apoptozisin inhibitörü olarak iş görürler.

2 Nisan 2014

Kolon kanserlerinde COX-2 mRNA regülasyonu

Bir önceki yazımda kolorektal kanserlerin gelişiminde etkili olduğu belirlenen ve bir kemoprevensiyon aracı olarak COX2 enzim inhibitörlerinin kullanılabilirliğine yönelik araştırmaların sonuçlarından bahsetmiştim. Bu amaçla kolon kanserlerinde COX-2 enziminin yüksek miktarda bulunmasının transkripsiyonel açıdan nasıl kontrol edildiğini, COX-2 geninin promotöründeki spesifik transkripsiyon faktörü bağlanma dizilerinden ve bu dizilere özgün bir şekilde bağlanan çeşitli transkripsiyon faktörlerini açıklamıştım.

1 Nisan 2014

Kolorektal kanserler ve COX-2 gen regülasyonu

Bir önceki yazımda kolorektal kanserlerde etkili olduğu belirlenmiş olan COX-2 enziminden bahsetmiştim. Kısaca, COX-2 enziminin kolorektal kanserli hastalardan alınan tümör dokusuna ait örneklerde fazla miktarda olduğundan bahsetmiştim. Bu ve sonrasındaki yazılarımda sizlere COX-2 geninin kolon kanseri hastalarında fazla miktarlarda olmasının altında yatan nedenlerden bahsedeceğim.

Bu nedenlerden biri COX-2 geninden fazla miktarda mRNA sentezlenmesi başka bir ifade ile COX-2 geninin transkripsiyonel aktivasyonunun yüksek olmasıdır. Kolorektal kanser hücrelerinde COX-2 mRNA’sının fazla miktarlarda sentezlenmesine yol açan temel nedeni anlamak için öncelikle COX-2 geninin kontrol bölgesi ya da promotör bölgesi olarak bilinen COX-2 genine özgü olan DNA dizisinden bahsetmem gerekiyor.

31 Mart 2014

Kolorektal kanser oluşumu nasıl engellenir

Kolorektal kanser sıklığı açısından baıldığında erkeklerde üçüncü, kadınlarda ise ikinci sırada gözlenen kanser türüdür. Bu sıklığa ek olarak hastalık yılda yaklaşık yarım milyon insanın yaşamını kaybetmesine neden olmaktadır. Hem beslenme hem de yaşam tarzına bağlı olan bazı faktörler kolorektal kanser gelişimi için kişileri yüksek risk grubuna sokabilmektedir.

İşlenmiş hazır etlerin ve fast food grubu yiyeceklerin tüketim miktarının azaltılması ve bunun yerine tavuk ve balık gibi ürünlerin protein kaynağı olarak kullanılması kolorektal kanser riskinin azaltılması için önerilen stratejilerden biridir. buna ek olarak etin çok yüksek sıcaklıklarda aşırı miktarda pişirilmemesi de kolon kanserinin gelişme olasılığını düşürmektedir.


29 Mart 2014

PI3K Sinyal İletim Yolağı

Bir öneceki yazımda Kolorektal Kanserlerin Erken Tanı ve Tedavisinde Etkili Olabilecek Epigenetik Biyobelirteçlerden bahsetmiştim. Bu yazımda ile kolon kanserinin oluşmasında etkili olduğu belirlenmiş olan hücre içi sinyal iletim yolaklarından önemli biri olan PI3K sinyal iletim sistemini ve bunun kolorektal kanserler başta olmak üzere diğer kanserlerdeki öneminden bahsedeceğim. Öncelikle PI3K sinyal iletimi hakkında temel bilgi ile başlayalım.

PI3K olarak kısaltılan fosfatidilinositol 3 kinaz enzimleri hücresel sinyal iletiminin önemli düzenleyicileridir.
Çeşitli formları bulunan PI3K enzimlerinde kanserde en çok mutasyona uğrayanı PI3KCA olarak adlandırılan formudur.

21 Mart 2014

Kolorektal Kanserde Epigenetik Biyobelirteçler

Çeşitli hastalıklar için kullanılan biyomarker ya da biyobelirteçler adından da anlaşılacağı gibi, hastalık hakkında erken aşamada henüz hastalık fazla ilerlememişken bilgi verir. 

Bu bağlamda kanser hastalığını için kullanılan çeşitli biyobelirteçler vardır. Bu biyobelirteçlerin varlığı kan, plazma, idrar ve gaita gibi örneklerde protein ve DNA seviyesinde araştırılarak belirlenmeye çalışılır. Bunlara ek olarak epigenetik biyobelirteçlerin kullanılabilirliği gündeme gelmiştir.

Örneğin prostat kanserinde GSTP1 geni hipermetilasyon durumu prostat kanseri için bir biyobelirteçtir. GSTP1 hipermetilasyonu prostat kanserinin kötü huylu forma dönüşümünün belirlenmesinde PSA düzeyi ile birlikte kullanıldığında etkili sonuçlar vermektedir. 

19 Mart 2014

Kolon Kanserleri Birbirinden Farklı Mıdır

Böyle bir sorunun cevabının ortaya çıkartılabilmesi için, patolojik, moleküler genetik ve moleküler biyoloji çalışmalarının yapılmasıyla, farklı kolon kanseri hastalarından elde edilen tümör yada kanser dokularının birbirleri ile karşılaştırılması ile gerekmektedir. Ancak tek bir kelime ile bu sorunun cevabı EVET’ tir.

Bu yazımda da kolon kanseri dokuları arasındaki dolayısı ile kolon kanseri hastaları arasındaki farklılıkların neler olduğuna moleküler biyoloji açısından bakacağım. Umarım yeteri kadar açıklayabilirim, şimdi başlayalım.

18 Mart 2014

Polipten Kolon Adenokarsinomu Gelişiminde DNA Metilasyonunun Önemi

Bir önceki yazımda genel olarak Kolorektal Kanser Gelişiminde DNA Metilasyonunun öneminden ve bu gelişim esnasında metilasyon ile baskılandığı belirlenen genlerden bahsetmiştim. Bu yazımda da ise     polip > kript odağı > adenom > kolon adenokarsinomu şeklinde gelişim gösteren kolon kanserlerinde her bir aşamaya özgü olarak gözlenen metilasyon durumlarındaki değişikliklerden bahsedeceğim. 

17 Mart 2014

Kolorektal Kanser Gelişiminde DNA Metilasyonu

Genetik ve epigenetik değişiklikler kanser hücresine seçici bir şekilde büyüme ve çoğalma yeteneği kazandırır. Kolorektal kanser hücrelerinde yaygın olarak metile edildiği bulunan genler ile diğer tümör tiplerinde metile edilen genler karşılaştırıldığında farklılıklar olduğu görülür. Bu durum farklı tümör tiplerinde gen metilasyonun ortaya çıkmasını dağlayan seçici bir baskı olduğunu gösterir ve bunun sonucunda da kanser tipine özgü bir şekilde metile edilmiş genler oluşmaktadır.

14 Mart 2014

Kolon Kanseri Metastazında DNA Metilasyonunun Önemi

Metastatik Kolon Kanseri


Kolon kanseri hastalığı ilerlemiş durumda olduğunda bağırsaktaki kanserli hücreler başta karaciğer olmak üzere vücudun diğer organlarına da metastaz yapabilir başka bir ifade ile diğer organlara yayılıp bu organları istila edebilir böyle bir durumda metastatik kolorektal kanser veya metastatik kolon kanseri olarak isimlendirilir. Bağırsak kanserinin metastaz yapması yine mutasyonlar ile metastatik bir özelliğin kazanılması sonucunda olur. Kolorektal nedir ve kolorektal ne demek sorularının cevaplarını Kolorektal Kanser Nedir ? başlıklı yazıda bulabilirsiniz.

Nasıl ki polip > kript odağı > adenom > adenokarsinom (ya da kolon kanseri) şeklindeki bir sırada gelişen bağırsak kanserleri her bir aşamadan diğerine geçişte ek genetik mutasyonlara ihtiyaç duyuyorsa, kolon kanserinin karaciğere metastaz yapabilmesi için (ya da diğer organlara metastazı için) metastatik özelliği kazandıracak mutasyonların oluşması gerekir.

Kanser hücrelerinde hatalı DNA metilasyonu nasıl gerçekleşir ?

Kanser hücrelerinde hatalı DNA metilasyonunun gerçekleşmesine ilişkin olarak, iki model ileri sürülmektedir. Bu modellerden ilkinde, DNA metilasyonunu gerçekleştiren enzimler olan DNMT1, DNMT3a ve DNMT3b enzimlerinin fazla miktarlarda sentezlendiği, aktivitesinin normalden fazla olduğu veya hatalı yönlendirilmesinin hatalı DNA metilasyonuna neden olduğu ileri sürülmektedir.

Diğer bir neden ise bariyer elementleri olarak adlandırılan ve normalde spesifik DNA dizilerinin, metilasyonunu engelleyen özel dizilerdeki hatalardan kaynaklanabilir. 

DNA Metilasyonu ve Kanser

Kanser patogenezinde gen mutasyon önemi yaygın olarak kabul edildiği halde, kanser gelişiminde epigenetik değişikliklerin rolü yakın zamana kadar tartışmalı bir durumda kalmıştır.

Kanser hücrelerinde epigenetik değişikliklerin olduğu ilk kez yaklaşık 30 yıl önce Feinberg ve Vogelstein tarafından bildirildi. Araştırıcılar kolon kanseri hücrelerini, normal kolon hücreleri ile karşılaştırdıklarında, kolon kanseri hücrelerinde global bir şekilde  5'- metilsitozin kaybının olduğu gösterdiler. 

12 Mart 2014

Kolon Kanseri Hücrelerinde Görülen Epigenetik Değişiklikler

Epigenetik Nedir ?


Kolon kanserinde belirlenen epigenetik değişikliklere başlamadan önce epigenetik hakkında kısa bir bilgi vermek anlatacağım kısımın daha kolay bir şekilde anlaşılacağını düşünüyorum. Öncelikle epigenetik nedir ? sorusunun cevabı ile başlıyorum.

Epigenetik; DNA dizisindeki değişikliklere bağlı olmaksızın gen ekspresyonundaki kalıtsal değişiklikler olarak tanımlanmaktadır. Gen ifadelenmesinin ya da gen ekspresyonunun epigenetik mekanizmalar ile düzenlenmesi normal hücrelerde özellikle embriyonik gelişim, genomik imprinting ve doku farklılaşmasında iş görür.

11 Mart 2014

Kolon Kanserinde Hatalı Sinyal İletimi

Kolon Kanserlerinde Genetik Mutasyon

Kanser genel olarak, tümör baskılayıcı genler ve onkogenlerde çeşitli mutasyonların oluşması ve zamanla bu mutasyonların birikmesinin bir sonucu olarak düşünülür. Tümör baskılayıcı genler ile onkogenlerde gerçekleşen bu mutasyonlar normal hücrelerin biyolojik ve fizyolojik faaliyetlerini değiştirerek normal hücrenin bir kanser hücresine dönüşmesine neden olurlar. 

Kolon kanseri hastalarından ameliyat esnasında alınan tümör doku örneklerine yapılan moleküler genetik analizler sonucunda, hücrelerin tüm genomlarının DNA dizileri belirlenebilmektedir. Bu araştırmalar sonucunda kolon kanser hücresinde yüzlerce mutasyon olduğu belirlenmiştir. Ancak kolon kanseri diğer bir ifade ile bağırsak kanseri hücresinde belirlenen bu mutasyonların küçük bir kısmı fonksiyonel açıdan önemli olan genlerde gerçekleşmektedir. 

10 Mart 2014

Kolorektal Kanser Sitogenetiği


Genomik kararsızlık durumunun kazanılması kanserlerde görülen önemli bir özelliktir. 

Kromozomal kararsızlık,  mitotik iğ ipliği kontrol noktasını, DNA replikasyon kontrol noktasını, DNA hasarı kontrol noktasını kontrol eden, ayrıca kromozom yapısını ve sentrozom fonksiyonunu etkileyen genlerde görülen somatik mutasyonlar sonucunda kanser dokularında sıklıkla rastlanır. 

DNA çift zincir kırıklarının tamirinden sorumlu olan genler ile kinetekor fonksiyonu ile kromatid ayrılmasından sorumlu genlerdeki mutasyonlarda hem kolorektal kanser hem de diğer kanserlerdeki kromozomal kararsızlığın ortaya çıkmasında önemlidir. 

Genomik kararsızlık genel olarak 3 tipte olur:

1) Mikrosatellit kararsızlığı (microsatellite instability, MIN veya MSI olarak kısaltılır)

2) Kromozomal kararsızlık (chromosomal instability, CIN)

3) CpG adası metilatör fenotipi (CpG island methylator phenotype, CIMP)

9 Mart 2014

Kolorektal Kanser Gelişiminde p53 ve RAS Proteinlerinin Önemi

Kolorektal kanserin ve diğer kanser türlerinin gelişiminde önemli role sahip olan iki protein p53 ve RAS'dır. Bu proteinlerden p53 hücrenin stres koşullarına cevap vermesini sağlarken, RAS ise bir sinyal iletim yolunun elemanıdır ve başlıca hücre büyümesi hücre farklılaşması hücrenin sağ kalımı, hücre çoğalması gibi süreçlerde rol oynar.

Kolorektal kanserinde dahil olduğu çoğu kanser türünde bu iki proteini şifreleyen genlerde mutasyonların olduğu belirlenmiş olup, bu mutasyonların varlığı aynı zamanda hastaların ilaca veya tedaviye karşı verdikleri cevabı da etkilemektedir. 

Genetik Polimorfizmler ve Kolorektal Kanser Riski

Genel olarak hastalıklara yatkınlık ile tek nükleotid polimorfizmleri (SNP, single nucleotide polymorphism) arasındaki ilişkinin araştırılması iki şekilde yapılmaktadır.


  1. Klasik aday gen yaklaşımı
  2. Genom çapında ilişkilendirme çalışmaları (Genome Wide Association Studies, GWAS)

7 Mart 2014

Kolorektal Kanserden Nasıl Korunulur



Uzmanlar, "Kolorektal kanserin erken tarama ve tanı ile büyük ölçüde önlenebilir" olduğunu bildirmekle birlikte kolon sağlığını korumaya yardımcı olmak ve bağırsak kanserlerinden korunmak için aşağıdaki tavsiyelerde bulunmaktadırlar:

Kolorektal Kanser riskini azaltmak için önemli ipuçları;

6 Mart 2014

Kolerektal Kanser Gelişiminde Risk Faktörleri



Kolerektal Kanser Gelişiminde Risk Faktörleri

Genetik özelliklere ek olarak belirlenmiş diğer risk faktörleri de bulunmaktadır. Kolerektal kanseri insidansı, başka bir ifade ile görülme sıklığı, endüstrileşme ve sanayileşme ile birlikte artış gösterir ki bu durum çevresel etkilerin risk faktörü olabileceğini göstermektedir. Tabi ki günümüzde kolerektal kanser gelişiminde en iyi tanımlanmış ekzojen ya da dışsal - dış kaynaklı - faktör beslenme şeklidir.

2 Mart 2014

Biberiyenin Kolorektal Kanserler Üzerine Etkisi



Biberiyenin Kolorektal Kanserler Üzerine Etkisi


Kolorektal kanserlerin çoğunun yavaş bir şekilde büyüyen iyi huylu poliplerden köken aldığına inanılmaktadır. Çevresel faktörlerin, öncü lezyonların kanser oluşumuna yol açan çok aşamalı kanser oluşum işlemine önemli derecede katkıda bulunduğu belirlenmiştir. 

Son yıllarda yapılan çalışmalar, yiyeceklerde bulunan biyoaktif maddelerin kolorektal kanser riskini azalttığı yönünde bulgular elde edilmiştir. 

Özellikle, sebzeler ve bazı bitkilerde bulunan bazı biyoaktif maddelerin saf kimyasal hallerinin kolorektal ve diğer tip kanserlerin gelişiminde koruyucu özelliklerinin olduğu bulunmuştur. Son yıllarda yapılan çalışmalarda sıklıkla kullanılan bitki örneği biberiyedir.




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Lütfen Paylaşın