17 Ağustos 2014

Kolon Kanserinde Kırmızı Et ve İşlenmiş Et Ürünlerinin Etkisi


kırmızı etin bağırsak kanserindeki rolüBir önceki yazımda Yaşam tarzı ile kolon kanseri veya kolorektal kanseri gelişme riski arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışmıştım. Bu yazımda ise kolon kanseri gelişiminde kırmızı et ve işlenmiş et ürünlerinin etkileri hakkında belirlenmiş olan güncel bilgileri sizlerle paylaşacağım

Kolon kanseri oluşumunda bir risk faktörü olan kırmızı et ve ürünlerinin tüketilmesinin kanser oluşumu üzerine olan etkileri  yapılan çalışmalarda araştırılarak ortaya çıkartılmaya çalışılmaktadır. Endüstrileşmiş toplumlarda daha yüksek sıklıkta gözlenen kolon kanserinin nedenlerinden birisi bu ülkelerde kırmızı etin tüketimi oldukça yüksek düzeydedir. Hatta bu ülkelerdeki et tüketimi bazı bireyler için neredeyse günlük ortalama 100 gramdan fazla olmaktadır.




Tüketilen etlerin büyük çoğunluğu ısıl işlem görmüş ya da koruma işlemlerinden geçmiştir. Yapılan çalışmaların değerlendirildiği bir meta analizde ise kolon kanseri oluşma riskinin kırmızı ve işlenmiş et tüketimi ile doğru orantılı bir şekilde arttığı belirlenmiştir. Bu riskin günlük 100 gram et tüketimi ile yaklaşık %14 artış gösterdiği saptanmıştır.

Kırmızı etin kolon kanseri riskini arttırmasını açıklayabilecek bazı mekanizmalar bulunmaktadır. Bu mekanizmalardan kolon kanseri oluşumunda önemli olanlarından biri et tüketimine bağlı olarak artan heme alınmasıdır. Heme molekülü kırmızı ete bol miktarda bulunmaktadır. Dolayısı ile fazla miktarda et tüketimi, vücuda fazla miktarda heme alınmasına neden olur. Beyaz et olarak dikkate alınan tavuk ve balık ise yaklaşık on kat daha az bir porfirin pigmenti olan heme molekülünü içerir.  

Besinlerle alınan heme ince bağırsakta heme oksijenaz 1 tarafından parçalanarak serbest demir iyonunu açığa çikartır. Demir, esas olarak reaktif oksijen moleküllerinin (özellikle hidrojen peroksit, H2O2) oluşumunu sağlayarak genetik mutasyonların oluşmasını başlatabilir. Buna ek olarak demir iyonu interlökin 6 (IL-6), interlökin 8 (IL-8), tümör nekroze edici faktör alfa (TNF alfa) ve nükleer faktör kappa b (NFkB) gibi çok sayıda sitokinlerin oluşmasına yol açar. Bu sitokinler sitotoksiteyi arttırrak inflamatuar cevabın uyarılmasını sağlar.





Kolon kanseri gelişimi ile ilişkili olabilecek olan bir diğer mekanizma ise lipid peroksidayonunun bir ürünü olan malondialdehit oluşumudur. Bir karsinojen olan malondialdehit etkisi sonucunda DNA hasarı ve DNA’nın parçalanması gerçekleşir ki bu parçalanma sonucunda DNA molekülünde tek zincir kırıkları oluştuğu gibi çift zincir kırıkları da oluşur.

Ek olarak kırmızı etin sindirimi sırasında N-nitroso bileşikleri oluşur. N-nitroso bileşikleri TRF2 gibi telomer stabilize edici proteinlere bağlanarak DNA ile kompleks yapısı oluşturur. Böyle bir kompleks yapının oluşumu telomer stabilitesini etkileyerek genomik kararsızlığa neden olabilir.



Kırmızı etin tüketilmesinin kolon kanseri gelişimindeki bir diğer etkisi ise oksisteroller ve aldehitlerin aşırı miktarda oluşumuna neden olmasıdır. Oksisteroller ve aldehitlerin aşırı miktarda oluşumu transforme edici büyüme faktörü beta (TGF-beta) oluşumunu uyarır ve hücre çoğalmasını hızlandırır. 

Kırmızı etin yüksek sıcaklıklarda ızgarada pişirilmesi kas kreatininin ve amino asitlerin parçalanmasına neden olur ki bu durumda çok sayıda karsinojenik özelliği olan heterosiklik aminlerin oluşu ile sonuçlanır.

Bu bilgiler ışığında tavuk balık gibi beyaz etlerin ve bitkisel besinlerin ana protein kaynağı olarak tüketilmesinin kolon kanseri riskinin azaltılmasında etkili olabileceği önerilmektedir. Buna ek olarak, yüksek sıcaklıklarda kırmızı etin pişirilmesinden kaçınmakda karsinojenik özellikteki moleküllerin oluşmasını azaltarak kolon kanseri oluşumunu azaltabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Lütfen Paylaşın