Daha önceki yazılarımda EGF sinyal iletiminin ve WNT sinyal iletiminin kolorektal kanserdeki öneminden bahsetmiştim. Bu yazımda ise kalın bağırsak kanserlerinin oluşmasında rol aldığı gösterilen ve hücrede önemli işlevler gerçekleştiren diğer bir yolak olan PI3K sinyal iletiminden bahsedeceğim. PI3K sinyal iletim yolağı ile ilgili genel bilgiyi daha önceki yazılarımda bulabilirsiniz.
Kolon Kanseri Kalın Bağırsak Kanseri Hakkında Güncel Bİlgiler Tedavi Şekilleri Tedavide Kullanılan İlaçlar Hastalıktan Korunma Yolları
31 Ağustos 2014
BRAF Geninin Kolorektal Kanserdeki Önemi
Bir önceki yazımda EGF sinyal iletiminde iş gören KRAS proteininin kolorektal ya da bağırsak kanserlerindeki öneminden bahsetmiştim. Kolorektal kanser gelişiminde mutasyona uğradığı bilinen ve EGF sinyal iletiminin bir diğer önemli üyesi olan protein BRAF geni tarafından şifrelenir. BRAF geni, kolorektal kanser hastalarının yaklaşık %15’inde mutasyona uğrar.
BRAF geninden şifrelenen protein, molekülü hücrede protein kinaz olarak bilinen büyük bir protein ailesinin üyesidir ve bu nedenle hedef proteinlerin fosforile edilmesini sağlayarak sinyal iletimine katkıda bulunur.
Kolorektal Kanser ve EGF Sinyal İletimi
EGF sinyal iletim yolağında çeşitli proteinler iş görür. Bu proteinlerden herhangi birinde gözlenen kusurların kolorektal kanserin oluşması ile ilşkili olduğu biliniyor. EGF sinyal iletiminde etkili olan bu proteinlerden bazıları KRAS, BRAF ve RAF proteinleridir. Bu genlerdeki mutasyonlar kolorektal kanserlerin oluşmasına aracılık eder.
30 Ağustos 2014
Kolon Kanserlerinde Risk Değerlendirilmesi ve Erken Tanı
Kolorektal kanserin tedavi edilmesinde moleküler biyobelirteçlerin kullanım alanlarından biri kolorektal kanser gelişimi için yüksek riske sahip bireylerin tanımlanmasıdır.
Ayrıca bu kişilerde risk değerlendirmeside yapılarak ve kolon adenomları ile erken aşama kolorektal kanserlerin henüz başlangıç aşamasında hastalık fazla ilerlememişken belirlenmesidir.
Labels:
APC geni,
HNPCC,
Kolorektal kansere yatkınlık,
Lynch sendromu
Kolorektal Kanserde TGFß Sinyal İletim Yolağı ve 18q Delesyonunun Önemi
Bir önceki yazımda WNT sinyal iletiminin kolorektal kanserlerdeki öneminden bahsetmiştim. Bu yazımda ise Transforme edici büyüme faktörü beta 1 olarak bilinen ve TGFß olarak kısaltılan sinyal iletim yolağındaki kusurların kolorektal kanser oluşumuna olan katkısından bahsetmek istiyorum. Ayrıca bu sinyal iletim yolağında iş gören genlerin bazılarının 18. kromozomda bulunması nedeniyle 18q delesyonu olarak bilinen kromozom hasarının kolorektal kanserdeki öneminden de bahsedeceğim.
TGFß sinyal iletim yolağı bağırsak hücrelerinde de tümör baskılayıcı özellikteki bir iletim yolağı olarak iş görür. TGFß sinyal iletim yolağının kontrolünün kaybı kolorektal kanser hastalarının çoğunda gerçekleşir.
28 Ağustos 2014
Kolorektal Kanser ve WNT Sinyal İletim Yolağı
WNT sinyal iletim yolağındaki kusurlar sporadik kolorektal kanserlerin yaklaşık %70'inde görülmektedir ve bu mutasyonlar kansere yatkınlık ile karakterize edilen ailesel adenomatoz polipozis (FAP) sendromunun temel nedenidir. APC mutasyonları kolorektal kanser gelişiminin erken aşamalarında bulunur. Ayrıca APC genindeki mutasyonların baskın bir şekilde klasik tübüler adenom oluşumu ve kromozomal kararsızlık ile ilişkili olduğu bilinmektedir.
APC proteini WNT proteininin negatif düzenleyicisi ya da regülatörüdür. APC proteini bu etkisini beta-katenin proteininin ubikitin bağımlı parçalanmasını sağlayarak gerçekleştirir.
Labels:
APC geni,
biyobelirteç,
biyomarker,
CTNNB1 geni,
sinyal yolağı,
WNT/Beta katenin
Kolorektal Kanser Tedavisinde Güncel Hedefler
Daha önceki yazımda kolorektal kanserin nasıl oluştuğu ile ilgili olarak hastalığın gelişiminde genomik ve epigenomik kararsızlığın etkili olduğunu ve bu kararsızlıkların hastalığın prognozunda başka bir ifade ile hastalığın seyrinde etkili olduğunu belirtmiştim. Bu yazımda ise genetik değişikliklerin ve sinyal iletim bozukluklarınının biyomarker ya da biyobelirteç olarak kolorektal kanserler açısından önemini ve bunlara yönelik yeni tedavi stratejilerinden bahsedeceğim.
Kolorektal kaser oluşum sürecinde belirli genlerdeki mutasyonların birikmesi ve bunun bir sonucu olarak sinyal iletiminin bozulmasının kanser oluşumunu kontrol eden önemli hücresel işlevlerin bozulmasına ya da kontrol edilememesine neden olur. Kontrol kaybına uğrayan bu hücresel işlevler aşağıda listelenmiştir;
Labels:
EGF,
HGF,
IGF,
kolon kanseri tedavisi,
PI3K,
sinyal yolağı,
TGFB,
VEGF,
WNT/Beta katenin
24 Ağustos 2014
Kolorektal Kanserlerde Görülen Genomik ve Epigenomik Kararsızlıklar
Genomik ve epigenomik kararsızlık, normal kolon epiteli ile neoplastik kolon epitelini birbirinden ayıran ve kolorektal kanser oluşmasına ait sürecin bir işaretidir. Kolorektal kanserlerde en az dört çeşit genomik veya epigenomik kararsızlık tarif edilmiştir. Bunlar;
1) Kromozomal kararsızlık (chromosomal instability, CIN)
2) Mikrosatellit kararsızlığı (microsatellite instability, MSI)
3) CpG adası metilatör fenotipi (CpG island methylator phenotype, CIMP)
4) Global DNA hipometilasyonu olarak belirtilebilir.
Tanımlanmış olan bu dört çeşit genomik ve epigenomik kararsızlık durumları bazen birbiri ile iç içe geçmiş şekilde bulunabilmektedir ve bu terimler doğru bir şekilde kullanılmadığı zaman karışıklığa neden olmaktadır. Bu nedenlelerle, kolorektal kanserlerde görülen 4 farklı genomik ve epigenomik kararsızlık durumlarını öncelikle tanımlamak ve bunların sonuçlarının kolorektal kanser kliniğinde önemlerini sırayla belirtmek istiyorum.
23 Ağustos 2014
Kolorektal kanserinde kişiye özel tedavi mümkün mü ?
Günümüzde, kolorektal kanser ve kolon kanseri üzerine yıllardır süren araştırmalar meyvesini vermeye başlamaktadır ve kolorektal kanser için kişiye özel tedavi yaklaşımlarının uygulanabilirliği klinik bir gerçeklik durumuna gelmektedir.
Örneğin günümüzde kolonrektal kanser örnekleri belirli moleküler değişiklikler, mutasyonlar açısından test edilerek elde edilen sonuçlar, monoklonal antikor (cetuximab ve panitumumab) tedavilerine yol göstermek amacıyla kullanılabilmektedir. Monoklonal antikorlar olan cetuximab ve panitumumab isimli ilaçlar epidermal büyüme faktörü reseptörünü (EGFR) hedef alarak bu reseptörün aktivasyonunu baskılamaktadırlar.
Labels:
biyobelirteç,
biyomarker,
kolon kanseri,
kolorektal kanser
21 Ağustos 2014
Kolon Kanseriyle B Vitamini İlişkisi
Bir önceki yazımda kolon kanseri gelişimi ile ilgili olarak kırmızı et ve işlenmiş et ürünlerinin katkısı olup olmadığından bahsetmiştim. Bu yazımda ise sizlerle lif bakımından zengin sebzelerde bol miktarda bulunan B vitamininin kolon kanseri gelişimindeki etkilerine değineceğim.
Vitaminler söz konusu olduğunda, kolon kanseri üzerine yapılan bazı araştırmalar da vitaminlerin etkileri incelenmektedir. Bu bağlamda lif bakımından zengin olan yiyecekler, koruyucu fitokimyasalları içermesinin yanında çoğunlukla çeşitli vitaminler açısından zengindir. Bu vitaminlerden özellikle B vitamini büyük önem taşımaktadır.
Labels:
B vitamini,
folat,
folik asit,
kolon kanseri gelişimi
17 Ağustos 2014
Kolon Kanserinde Kırmızı Et ve İşlenmiş Et Ürünlerinin Etkisi
Bir önceki yazımda Yaşam tarzı ile kolon kanseri veya kolorektal kanseri gelişme riski arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışmıştım. Bu yazımda ise kolon kanseri gelişiminde kırmızı et ve işlenmiş et ürünlerinin etkileri hakkında belirlenmiş olan güncel bilgileri sizlerle paylaşacağım
Kolon kanseri oluşumunda bir risk faktörü olan kırmızı et ve ürünlerinin tüketilmesinin kanser oluşumu üzerine olan etkileri yapılan çalışmalarda araştırılarak ortaya çıkartılmaya çalışılmaktadır. Endüstrileşmiş toplumlarda daha yüksek sıklıkta gözlenen kolon kanserinin nedenlerinden birisi bu ülkelerde kırmızı etin tüketimi oldukça yüksek düzeydedir. Hatta bu ülkelerdeki et tüketimi bazı bireyler için neredeyse günlük ortalama 100 gramdan fazla olmaktadır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)